Sayfalar

GÜNEYDOĞU'DA NİHAİ HEDEF, BAĞIMSIZ BİR KOMÜNİST DEVLET KURABİLMEKTİR

PKK'nın İdeolojisi, 20. Yüzyılın Kanlı Komünist İdeolojilerinden Farksızdır- Allah'ı tenzih ederiz -

20. yüzyılı kana bulayan komünist liderlerin kendi ifadelerinden deliller vererek, sapkın ideolojilerinin ve çarpık bakış açılarının tam olarak anlaşılması çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü ülkemizin güneydoğusundaki terörist hareket de komünizm kaynaklıdır. Kanlı komünist liderlerin dehşet verici bakış açıları ve milyonlarca insana yaşattıkları vahşet yakından görüldüğünde, bölücü terör örgütü PKK'nın nasıl sapkın bir fikir sistemine sahip olduğunu daha iyi anlamak mümkün olabilmektedir. PKK terör örgütünün genel stratejisi, uygulamaları ve PKK lideri bebek katili Abdullah Öcalan'ın ifadeleri bizlere bu konuda oldukça kapsamlı bir fikir vermektedir:

1. PKK Darwinisttir

20. yüzyıl kanlı komünist liderlerinin tümü Darwinisttir ve daha önce detaylı olarak belirttiğimiz gibi her biri Darwinizm'e ve Darwin'e olan hayranlıklarını açıkça dile getirmişlerdir.
Aynı şekilde PKK terör örgütünün kanlı lideri bebek katili Abdullah Öcalan da, evrim teorisinin kurucusu Charles Darwin'e ve onun sahte teorisine olan hayranlığını sıklıkla dile getirmektedir. Buna örnekler aşağıdaki gibidir:

PKK her komünist yapılanma gibi Darwinisttir, dinsizdir. PKK'nın kanlı lideri komünist Abdullah Öcalan da ateist ve Darwinist bakış açısını açıkça ifade etmektedir. Ülkemizin güneydoğusundaki terör ve bazı kişilerin özerklik talepleri, Darwinist, komünist, dinsiz bir devlet kurabilmek içindir.

Diyalektiğin bu kuralında olan, tez ve antitezin sentezde varlıklarını daha zengin bir oluşum içinde sürdürdüğü biçimindedir. TÜM EVRİM BU KURALI DOĞRULAMAKTADIR. (Bölücü örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın 2004 yılında yayınlanan, "Bir Halkı Savunmak" isimli kitabının "Doğal Toplum" bölümünden alıntı)
"Genelde insan dışı tüm canlı varlıklarda süren doğal evrim süreci, insan toplumunda kendi kavrama ve ifadesiyle bilinçlice sürdürülmektedir. İnsan türünün Homo Sapiens türünde günümüzün dil yapısına yol açan kavrama sürecindeki sıçrama, iradeli toplum oluşumlarına sıçratma imkanı vermiştir. Yabanıl toplum aşamasında insan grupları bir nevi gelişkin hayvan topluluklarının düzeyini yaşıyordu..."
Tümüyle doğa ile olma, parsel parsel olmuş doğadan bütünleşmiş doğaya dönüştür. Bu da demokratik ve sosyalist topluma varıştır. Bu denli iç içelik söz konusudur. İnsanı üreten EVRİM ZİNCİRİNE saygıdır. (Abdullah Öcalan, "Bir Halkı Savunmak" isimli kitabın "Ortadoğu'da Günce Durum ve Olası Gelişmeler" bölümünden alıntı)
Aletler ve ateş keşifleri geliştikçe ürünleri daha da artacak, arttıkça tür olarak daha hızlı gelişecek ve PRİMATLARLA aradaki mesafe açılacaktır. EVRİMİN DOĞAL KURALLARI gelişmeyi belirlemektedir. (Abdullah Öcalan,"Bir Halkı Savunmak" isimli kitabın "Doğal Toplum" bölümünden alıntı)
Toplumsallık insan türünün varlık koşuludur. Kendinden önceki PRİMAT (insana en yakın familya) türünden kopup insanlaşması, toplumsallaşma düzeyiyle at başı gittiği sosyal bilimin en yakın bir gerçeğidir. (Abdullah Öcalan, "Bir Halkı Savunmak" isimli kitabın "Toplumsal Gerçeklik ve Birey" bölümünden alıntı)
2. PKK Dinsizdir
20. yüzyıl kanlı komünist liderlerinin tümü ateisttir ve komünist bir toplumda dinin yeri olmadığını telkin ederek insanları dinsizliğe sürüklemişlerdir.
Aynı şekilde PKK'nın kanlı lideri komünist Abdullah Öcalan da ateisttir ve Darwinist bakış açısını paylaşan PKK'nın tümü aynı fikir sistemine sahiptir. Öcalan'ın izahlarından PKK terör örgütü mensuplarının dine karşı nasıl bir bakış açısına sahip olduklarını anlamak mümkündür:
[Allah'ı ve Peygamberimiz (sav)'i tenzih ederiz]
Allah bir nevi Ortaçağ'ın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir. (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 313)
Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız Tanrı'dan, ideolojiden kopmalıdır. Ben çok uğraştım sonunda Tanrıdan koptum.
Tanrıyı aştım. Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız."
"Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, ALLAH tapımıyla birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir. Öyle sevgili kulun cennete gitmesi gibi kavramlar, işin fantezi kısmıdır, edebi kısmıdır."
"Tek Tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, ALLAH, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür. (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 204)
Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaşı verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum. (Abdullah Öcalan, Özgür Yaşamla Diyaloglar, Ekim 2002, s. 257)
Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 354)
Muhammed'in Allah'ı, ana kabilelerin birleşerek güçlenmesi ihtiyacını ifade eder. Bedevi kabilelerinin ortak tasavvurudur, birleşmiş Arap kabile gücüdür. Her topluluk kendini güçlendirdiği oranda, kendi Allah'ını yeniden tasarlamaktan geri durmamıştır. Tarihsel ve toplumsal gerçeklik budur.Günümüzün Allah'ı ise bilimin özüdür.
Kur'an-ı Kerim: İdeolojik kimlik düzeyinde gerçekleştirilen, Sümer mitolojisinin üçüncü büyük versiyonu, dönüşüm geçirmiş biçimidir.

3. PKK, Aileye ve Devlete Karşıdır

Komünizm'in kanlı liderlerinin tümü aileye ve devlete karşı olmuşlardır. Diktatörlükleri sırasında aile ve devlet kurumlarını yıkmak için çaba göstermişlerdir.
Aynı şekilde bebek katili Öcalan da ailenin ortadan kaldırılması gereken bir kurum olduğunu savunmaktadır. Terörist Öcalan'ın bu konuyla ilgili sözleri şu şekildedir:
Terörist Öcalan, İmralı Mahkemesi'ne verdiği 81 sayfalık savunmasında çocukluk yıllarını şöyle anlatıyor:
Tepkim, feodal aile bağlarınaydı. Denebilir ki, ilk isyanım bir çocuğun beklentilerine cevap vermekten çok uzak aile ve köy yapısına karşı gelişti...Erken yaşlarda aile ile önemli bir kavga ile ... koptum.
"Kürdistan'da Kadın ve Aile" isimli kitabından:
Aynı biçimde tüm Batı Avrupa da bu alanda derin bir bunalımın içinde bulunmaktadır. Aile kurumu adeta başlarına bela olmuş gibidir. (syf. 27-28)
Siyasetin yoğunlaşmış ifadesi olan askeri savaşlar, barış politikaları, kültürel savaşlar gibi aile ortamında yürütülen savaşlar da bu genel savaşımın önemli bir parçasını oluşturuyor. Savaşı sadece orduların karşılıklı vuruşması olarak anlamayacaksak insan toplumundaki savaşın en büyüklerinden birisinin zihinsel savaşım olduğu, yine aile bünyesindeki savaşımın da göz ardı edilmemesi gerektiği çok açıktır. (syf. 30)
Aile kurumunun tehlikelerini, tarihe karışabilir mi diye tartışıyorlar. Sallantılı bir çekirdek aile durumu ortaya çıkmıştır.
Kapitalizmin ortadan kalkmasıyla birlikte bu anlayışın kendisi de ortadan kalkacaktır. (syf. 44)

 Komünist ideoloji, ailenin, devletin ve en önemlisi dinin varlığına karşıdır. Bebek katili Öcalan'ın dine, devlete ve aileye karşı çıkan ifadeleri, PKK terör örgütünün komünist bir yapılanma olduğunu teyid eder niteliktedir.
(Aile) Müthiş köleleştirici, insanı kendi başına yok oluşa götürecek bir ilişkidir... Bugün Kürdistan'ın her köyünde ve kentindeki kokuşmuş aile ilişkilerini kabul etmiyor ve bunlardan ürküyoruz. (syf. 47)


Aile bünyesindeki karmaşıklığı, sorunların had safhadaki durumunu objektif olarak görmekte yarar var. Yüzyıllardan beri kendiliğinden gelişen bir olgu olmayan aile kurumuna siyasal bir yaklaşım göstermek zorunludur. Bazı güçler tarafından sağına soluna koltuk değnekleri yerleştirilerek güçlendirilmeye çalışılan, çok tehlikeli, ideolojik, politik, ahlaki, kültürel ve ekonomik gericiliği yaşatan tehlikeli bir kurumdur aile. (syf. 48)
Aile bizi en çok zorlayan bir kurumdur. Aileyi dokunulmaz, hep saygı gösterilmesi gereken bir kurum olarak görmek yerine sömürgecilikle yakın bağlar içinde ve onun ideolojik politikasının ülke içindeki sağlam dayanağı ve yine insanımızı çaresiz kılan, geleceğinden yoksun bırakan,sorumsuzluğu en çok yaşayan ve mutlaka devrimci bir eleştiriyle birlikte, devrimci sürece tabi tutulması gereken bir kurumdur. Ulusal kurtuluş sürecimizde aile engelini her yönüyle görmek gerekir. Bu önünde sivriltilen, Ağrı Dağı gibi yükseltilmek istenen bir engeldir. (syf. 50)
Bizde bir kargaşa olan aile, düşüncenin gömüldüğü, iradenin yapboz tahtasına çevrildiği, insanımızın paramparça edildiği, dağıtıldığı bir şeytan üçgenidir. Onun için devrimcileştirilmesi gereken kurumların başında aileyi ele alıyoruz. Bir devrimci bu konuda görevini özenle ele almak durumundadır. Elle tutulur yanı olmayan bu gerici - aile ilişkisini basit bir gurur sorunu olarak ele alamayız. Bu ilişkinin sorumlusu değiliz, ama bunu devrimcileştirme sorumluluğumuz vardır. (syf. 52-53)
Düşmanın düşürdüğü, aile cenderesinde sıkıştırdığı insanımızı güçlü bir ihtilalciye dönüştürmenin hesabıyla uğraşıyoruz. Bugün hepiniz aile saflarında olsaydınız, kötürüm bir erkek veya kadın olmaktan kurtulamazdınız.
İçindeki bireylere –kadın, erkek ve çocuklar– kaostan başka hiçbir şey yaşatmadığı halde aile, yine de bireylerin beyinlerini en çok meşgul eden kurum olmaktadır. Öyle ki bu, sadece toplum açısından değil, partimiz saflarındaki birey açısından da bir gerçektir. Birçok arkadaş, düşüncelerinin ana merkezini ailecilik işgal ettiği için iflah olmamaktadır.Bütün bunlar dikkate alındığında ailecilikle mücadele ve onun çözümlenmesi, bizde, sömürgeciliğin çözümlenmesine eş değer bir önem göstermektedir. En az sömürgeciliğin çelişkilerini bulup ortaya çıkarmak ve onunla mücadele etmek kadar, bu kurumu da ortaya koymak, üzerinde düşünce geliştirmek ve onunla mücadele etmek gerekir. (syf. 57)
Engels'in ailenin kökeni ve yapısı ile ilgili eleştirisi ve değerlendirmesi ünlüdür. Bu, bizim için de özenle ele alınması gereken bir tanım ve teorik çerçevedir. Bizde sorunun ağırlaştığı köklü hastalıkların kaynağı olduğu bir gerçektir. (syf. 67)
Eğer her aile bu altından çıkılmaz mevcut ilişkileri devrimci ilişkilere dönüştürse, Türkiye Cumhuriyeti iki gün bile dayanamayarak yıkılır.Aileler birleşseler ve böyle bir eğitimi kendi içlerinde hakim kılsalar, Türkiye Cumhuriyeti tutunamaz. Bizde aile dışarıya karşı kapalı olduğundan devrimde gizli bir örgüt gibi çalışabilir. Bu gizli örgütü biz neden kullanamıyoruz bu da ayrı bir sorun. (syf. 74)
Bizim aileden akıl öğrenecek durumumuz yok, aileden siyaset öğrenilemez. Oyuna getirilmiş bir kurumun şefi durumundaki babalarımız birer zavallıdır; anaların durumu ise daha da vahimdir. (syf. 75)

4. PKK Komünist Terörü Şart Koşar

20. Yüzyılın kanlı komünistlerinin tümü, komünizmin ayakta kalabilmesi için silahlı mücadelenin ve terörün şart olduğunu ifade etmiş ve bu düşüncelerini de hayata geçirmişlerdir. Aynı şekilde komünist örgüt PKK'nın lideri Abdullah Öcalan da ayakta kalabilmek için silahlı mücadelenin ve silahlı propagandanın şart olduğunu, komünizmin gereği olarak bunun mutlaka uygulanması gerektiğini sözlerinde açıkça ifade etmiştir:
20. Yüzyılın kanlı komünist liderleri, komünizmi silahlı mücadele ve terörle yaygınlaştırmışlardır. Komünizmin bir gereği olarak PKK terör örgütü de aynı silahlı mücadele yöntemlerini kullanmakta, aynı sinsi terörist ataklarla kahpece saldırılarda bulunmaktadır.
"...SİLAHLI MÜCADELE, HALK AYAKLANMASI VE ÖRGÜTLENME SON DERECE İÇ İÇE GELİŞEN, BİRBİRLERİNİ ZORUNLU KILAN ÖZELLİĞE SAHİPTİRLER..." (Abdullah Öcalan, Seçme Yazılar, 1. cilt, s. 195)

"...Biz ulusal kurtuluş mücadelesini böyle gelişmiş savaş düzeyine ulaştırmak için ise SİLAHLI PROPAGANDA İLE BAŞLANMASI GEREKTİĞİNİajitasyon, propaganda ve örgütlenme görevlerinin başarılmasının temel aracının SİLAHLI PROPAGANDA OLACAĞINI, devrimci yapının yaratılmasında temel iskele görevini SİLAHLI PROPAGANDANIN GÖRECEĞİNİ BELİRTİYORUZ... (Abdullah Öcalan, Seçme Yazılar, 1. cilt, s. 213)
...Bu konuda Ho Shi Minh, l944'lerden önceki Vietnam koşullarında; '... Ne bir gerilla savaşını ve ne de bir halk ayaklanmasını başlatabiliriz. Ama bunları hazırlamak için SİLAHLI PROPAGANDA UYGULAMAYA İHTİYACIMIZ VARDIRder. (Sözde) Kürdistan koşullarında bu daha da açık ve dayatıcı bir gerçektir..." (Abdullah Öcalan, Seçme Yazılar, 1. cilt, s. 213)
PKK, terörü benimsemiştir çünkü komünist bir yapılanmadır. Her komünist yapılanma gibi tek yöntemi kan dökmek, dehşet saçmak, toplumlara felaket ve korku getirmektir.

PKK bölücü terör örgütünün bayrağının üzerindeki orak-çekiç sembolleri, PKK parti kongrelerinde göze çarpan diğer komünist figürler ve Marx, Lenin ve diğer komünist liderlerin portreleri, PKK'nın açıkça komünist bir terör örgütü olduğunu belgelemektedir.
PKK parti kongresi
PKK parti kongresinden bölücü terör örgütü lideri, bebek katili Abdullah Öcalan'ın resimleri. PKK terör örgütünün komünist olmadığını iddia edenler bu resimlere dikkatlice bakmalıdırlar. Üzerinde orak çekiç amblemi olan kızıl PKK bayrağının yanı başında Lenin ve Engels'in resimleri dikkat çekmektedir.
Bölücü terör örgütünün komünist bir yapılanma olduğunu anlayabilmek için PKK'nın resmi sitesinde PKK parti programında geçen Darwinist ve komünist ifadelere de dikkat vermek gerekir:

Toplumsallık insan türünün var olma biçimidir. İnsan türünün hayvansı atalarından kopup insanlaşması ile toplumsallaşma düzeyi at başı gider. Toplumsal yaşam dışında yalnız birey yaşamı yoktur.

Toplumsal değişim ve gelişmede de, evrensel sistemin dili olan diyalektik ikilemlerin sürekli zenginleşerek veya yoksunlaşarak akışı işler. (Kaynak: http://www.pkkonline.com/tr/index.php?sys=article&artID=200 )

PKK terör örgütünün komünist bir bölücü örgüt olduğunun bilinmesi önemlidir. Çünkü PKK'nın gerçek yüzünün farkında olmayanlar, onların hedefinin ne kadar tehlikeli boyutlarda olduğunu anlayamamaktadırlar. Komünist zihniyetleri sürdükçe terörden asla vazgeçmeyeceklerini, toprak verildiği taktirde tüm Türkiye'yi ele geçirmek amacıyla daha yoğun silahlı mücadele başlatıp, daha güçleneceklerini ve komünist bir dünya devletine doğu ilerleyeceklerini fark edememektedirler. O yüzden bu terör örgütünün asıl hedefinin ve temel mantığının iyi bilinmesi ve bu temel mantığın yok edilmesi için çaba gösterilmesi şarttır. Terörü şart koşan komünizmin ana fikri Darwinizm'den gelir ve Darwinizm sahtekarlığının ilmi çalışma ile komünist beyinlerden yok edilmesi şarttır.
PKK, komünist eğitim
PKK terör örgütü, komünist bir yapılanma olduğu için, eğitime önce komünizmin fikri temelini anlatarak başlar. Küçük yaşlardan itibaren dağa çıkan her genç Darwinist materyalist eğitime tabi tutulur. Terörün sahte bilimsel mantığı ona bir ideoloji olarak öğretilir. Bu eğitimi aldıktan sonra insanı bir hayvan türü olarak gören, varlığının bir amacı olmadığına ve yaşamak için öldürmek gerektiğine inanan ve çatışmayı şart gören nesiller yetişmeye başlar. Terörü durdurmak için yegane çözüm, Darwinizm'in bir sahtekarlık olduğunun gösterilmesidir. Sahte bir dine bağlı olduğunu görünce bir terörist, tüm inancını, tüm şevkini ve tüm sahte hedefini kaybetmiş olur.
PKK, komünizm

Yanda, Güney Afrika komünist partisi'nin komünist bölücü terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a vermiş olduğu ödül. Komünist parti lideri Blade Nzimande, söz konusu ödülü verirken Öcalan'ı emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı verdiği terörist mücadeleden dolayı övmüş ve onu komünist ve sosyalist hareketin ışığı olarak tanımlamıştır.



Buradan da anlaşıldığı gibi komünist hareket, dünyanın her tarafındaki komünistler tarafından destek bulur. Ülkemizin güneydoğusundaki hareket de bir komünist hareket olduğu ve komünizmin gereği olarak terörü en azgın biçimiyle uyguladığı için sürekli olarak komünist ülkelerden ve çeşitli komünist birimlerden destek görmektedir. Ta ki, komünist dünya devleti hayaline ulaşana kadar.