"Doğuda referandum yapılsın, Kürt halkının özerklik isteyip istemediğine bakılsın","En iyi çözüm federasyon",
"Özerklik verildiğinde terör son bulacak"...
Bu ve buna benzer gazete başlıkları çoğunlukla Güneydoğu'daki asıl tehlikenin farkında olmayan veya komünist zihniyet taşıyan gazete yazarları tarafından atıldı ve atılmaya devam ediyor. Bu başlıkları atanların bir kısmı başlarına ne geleceğini bilmiyor, bir kısmı da komünist bir devlete zemin hazırlamaya çalışıyor.
Hem tehlikenin farkında olmayanları uyarmak hem de komünist zihniyetteki köşe yazarlarının gizli oyunlarını deşifre etmek adına Güneydoğu'daki asıl tehlikeyi burada gözler önüne serelim:
Tehlike şudur: Bir federasyon devleti oluştuğunda, Türkiye parçalara bölündüğünde, topraklarımızın bir bölümü sadece Kürtlere tahsis edildiğinde ve o bölgeye özerklik verildiğinde bu, HEM TÜRKİYE İÇİN, HEM KÜRT KARDEŞLERİMİZ İÇİN, HEM DE TÜM DÜNYA İÇİN BİR FELAKET OLACAKTIR. PKK'nın özerk bir devlet isterken amacı o bölgede Kürtlere ayrıcalık tanınması, kendi etnik kimliklerini rahatça ifade edebilme imkanına kavuşmaları, maddi ve manevi olarak daha rahat yaşamaları değildir. Bölücü terör örgütü PKK, bu bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizin milliyetçilik duygularını sadece kullanmaktadır. PKK'NIN TEK AMACI, BÖLGEYE KOMÜNİST REJİMİ GETİREBİLMEK, MATERYALİST, DARWINİST, STALINİST, LENINİST BİR DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ HAKİM KILMAKTIR. Bunu başardıktan sonra, artık zaten bölünmüş bir Türkiye'yi daha da güçsüzleştirebilmek ve KOMÜNİZMİ TÜM TÜRKİYE'DE YAYGINLAŞTIRABİLMEKTİR. Toprak vererek maddi ve manevi anlamda ciddi bir yara almış olan Türk toprakları üzerinde bunu gerçekleştirmesi de uzun sürmeyecektir. Bunu başardıktan sonra asıl amaç için sınırlar aşılacaktır: ASIL AMAÇ, ONLARCA YILDAN BERİ SAĞLANMAYA ÇALIŞILAN "KOMÜNİST BİR DÜNYA" HAYALİDİR.
Komünizmde amaç sadece tek bir bölgenin hakimiyeti değildir. Komünistler, daima komünist bir dünya devleti hayali içinde olmuşlardır.
Komünist bir Kürt özerk devleti oluşturulduğu takdirde Türkiye, komünistler için bir çıkış noktası olacaktır. Kısacası Güneydoğu'da özerklik isterken asıl plan; son derece önemli bir coğrafyada, önemli bir görev üstlenmiş olan TÜRKİYE'DEN KISA ZAMANDA DÜNYAYA AÇILABİLMEKTİR.
PKK'nın asıl amacı bölgeye komünist rejimi getirebilmek, bunu tüm Türkiye'ye yaygınlaştırabilmek ve "komünist bir dünya devleti"ne zemin hazırlamaktır.
Lenin'in "proletarya egemenliğindeki devlet" düşüncesi şu an bölücü terör örgütü PKK'nın Güneydoğu bölgemiz için ideali ve hayalidir. Proletarya egemenliğindeki devlet, burjuvaziyi ezmek için kullanılan bir makinedir. PKK, bölgede komünist iktidarı oluşturduğunda, ağır silahlarla donatılmış bir Kürt-komünist devleti kurduğunda, işçi ve köylünün esas alındığını iddia ettikleri "proletarya egemenliğindeki devlet" amacına ulaşılmış olacaktır. Bu, ilk aşamadır. Görüldüğü gibi burada asıl olan Kürt milliyetçiliği değil, komünizmin gerektirdiği sözde işçi ve köylü egemenliğindeki bir komünist devlettir.
Komünist posterlerde herşey mükemmel gösterilmeye çalışılır. İnsanlar, zevkle çalışan, neşeli ve huzurlu bir yaşam süren işçiler olarak tavsir edilirler. Oysa gerçekte mutlu olmaktan çok uzaktırlar. Pirinç tarlalarında zorla ve eziyet içinde çalıştırılmakta, dehşet ve korku içinde yaşamakta ve sürekli zulüm görmektedirler.
Oysa bu durum gerçekleri yansıtmamaktadır. Hiçbir komünist devlet gerçekte, işçi ve köylüye değer veren, onlara refah sunan bir yönetim hedeflemez. Rusya, Çin gibi ülkeler bu açıdan çok önemli birer örnektirler. Bu ülkelerde yaşayan halklar en büyük zulmü komünist dönemde yaşamış, açlıktan milyonlarca kişi hayatını yitirmiştir. Komünist Çin'de ise bu zulüm halen devam etmektedir. Daha önce örneğini verdiğimiz Kamboçya'daki Pol Pot rejimi, işçi ve köylülerin pirinç tarlalarında ülkenin aydınlarıyla birlikte sömürüldüğü ve açlığa terk edildiği bir rejim olmuştur. İşçi ve köylü hakları ile ortaya çıkan komünist hareket, hiçbir insana değer vermediği gibi işçi ve köylüleri de hayvan statüsüne koyarak onları sömürmeyi amaçlamaktadır. Darwinist mantığın bir gereği olarak, sömürülemeyenlerse bu sistem içinde elenmekte ve dehşet ve vahşet ortamı devam etmektedir.
Komünist rejim altında yaşananlar, renkli ve mutlu posterlerdeki manzaralardan çok farklıdır. İşçiler ağır şartlarda çalıştırılmakta, sürekli ölüm tehdidi altında yaşamakta, sıradan sebeplerle katledilmektedirler.
Komünist rejimin kurallarına uymayanların sonu ya işkence ya ölümdür. Dehşetli çalışma şartlarına uymayanlar birer birer veya topluca katledilmekte, dehşet ve korku toplumları meydana getirilmektedir. 20. yüzyıl komünist rejimleri bu dehşet sahneleri ile doludur.
Bu durum komünist PKK terör örgütü için de aynı şekilde geçerlidir. PKK için, Kürt kardeşlerimiz veya onların milliyetçilik duyguları herhangi bir şey ifade etmemektedir. Hiçbir insana, hatta kendilerine de değer vermedikleri gibi, Kürt kardeşlerimize de insan olarak değer vermemektedirler. Tıpkı Pol Pot'un eşitlik ve adalet vaatleriyle galeyana getirdiği halk gibi, Kürt kardeşlerimizi de aldatmaya çalışmaktadırlar. Hatırlamak gerekirse, "sizi yaşatmak hiçbir şey kazandırmaz. Kaybetmek ise bize hiçbir kayıp getirmez." diyen komünist Pol Pot yönetimi, kısa bir dönem içinde 3.3 milyon insanı vahşice katletmiştir. Pol Pot için Kamboçya halkı nasıl bir şey ifade etmediyse, PKK için de Kürt halkı herhangi bir şey ifade etmemektedir.
Zaten komünist zihniyette devlet, millet, ırk gibi kavramlar yoktur, sadece halklar kavramı vardır. Komünist zihniyet, devletleri ortadan kaldırmak, bunun yerine halkların oluşturduğu komün sistemleri meydana getirmeyi amaçlamaktadır. Bu sebeple "herşey Kürt milleti için" açıklamaları yalnızca göz boyamadır. Bu, terör örgütünün insanları kandırmak, ayaklanmaya ve isyana teşvik etmek için kullandığı bir aldatmacadır. Onlar Kürt halkını yalnızca bir provokasyon malzemesi olarak kullanmak istemektedirler. Şunu tekrar ve özellikle vurgulamak gerekir ki bölücü terör örgütü PKK, Kürtlerin haklarını savunan milliyetçi bir hareket değil, tam anlamıyla Leninist, Stalinist, Darwinist, komünist bir terör hareketidir. Komünist devlet hayalleri gerçekleştiğinde PKK'nın ilk harcayacağı halk, Doğu'daki mazlum Kürt halkı olacaktır. Elbette, böyle bir şeye izin verilmesi mümkün değildir.